28 Mayıs 2011 Cumartesi

OSMANLI DEVLETİ'NİN CEZAYİR'E GİRİŞİ(1512-1543)


                                                                                                                      Ramazan  Gencel

Muhammed Derradj, "Osmanlı Devleti'nin Cezayir'e Girişi(1512-1543)", Marmara Üniversitesi, İstanbul, 2006
   Osmanlıların Cezayir'e girişi (1512-1543) modern Cezayir tarihinde bir dönüm noktası olarak kabul edilir.Çünkü bu olay Cezayir'in,uzun süredir altında bulunduğu İspanyol işgalinden kurtulmasıyla sonuçlanmıştır.İspanyol işgali,Müslümanların Endülüs'ü tekrar fethetme teşebbüsünü önlemek amacıyla bütün Kuzey Afrika'yı Hıristiyanlaştırmayı amaçlıyordu.
   Osmanlı Devleti'ne ilhakıyla birlikte Cezayir,Kuzey Afrika ve batı Akdeniz deki İspanyol nüfuzuna karşı başlıca Osmanlı savunma hattı haline geldi.Cezayir,kendine özgü jeo-politik konumu sayesinde,yarı bağımsız bir politik oluşum halini aldı ve yaklaşık bugünkü modern Cezayir devletinin işgal ettiği alanı kapsamaktaydı.
   Bu nedenle Osmanlıların Cezayir'e girişi,temel taşlarını Barbaros kardeşlerin koyduğu modern Cezayir devletinin tarihinin ilk dönemini temsil eder.
   XVI.yüzyılın ilk yarısı,Osmanlı Devleti,Avrupa,Endülüs ve Kuzey Afrika'daki Müslümanlar ile bu dönemde Osmanlı bayrağının altına girmeye başlayan bütün Arap memleketleri açısından son derece önemli bir tarihsel dönüm noktasını temsil eder.
   Osmanlıların Cezayir'e girişi modern Cezayir tarihi açısından da bir dönüm noktasıdır.Çünkü Cezayir halkını Hıristiyanlaştırmayı ve bu ülkeye sığınan Endülüslü Müslümanların geri dönmelerinin önüne geçmeyi hedefleyen İspanyol işgalinden bu sayede kurtulmuştur.Cezayir'in,Batı Akdeniz'de İspanyollara karşı ilk Osmanlı savunma hattını oluşturan eyalet olarak tesisi de bu dönemdedir.
   Cezayir tarihi açısından önemine binaen bu dönemi,Osmanlıların Cezayir'e girişini ilk yıllarını ele aldığı bu çalışmanın da konusu olarak seçilmiştir.Çalışmamıza konu olan dönem 1512 yılından başlayarak Hayreddin Paşa'nın 1543 yılında İstanbul'a yerleşmesine kadar devam eder.
   ''Osmanlıların Cezayir'e Girişi(1512-1543)'' başlığını taşıyan bu tez,giriş,üç bölüm ve sonuçtan oluşmaktadır.
   Giriş bölümünde,araştırmayı şekillendiren müracaat edilen önemli kaynaklar tanıtılmıştır.Daha sonra XVI. yüzyılda Osmanlı Devleti,Avrupa,Endülüs ve Cezayir'e komşu iki devlet olan Hafsiler ile Vattasiler'den bahsedilmiştir.
   Birinci Bölümde,Osmanlıların bölgeye gelişinden önce Cezayir'deki durumlardan bahsedilmiştir.Bu bağlamda Abdulvadi Devleti'nin yıkılışına,İspanyolların sahilleri işgal etmesine,işgalin neden ve sonuçlarına,işgale karşı gösterilen resmi tepkiler ve halk direnişine temas edilmiştir.
   İkinci Bölümde,Osmanlıların Cezayir'e girişi konu edilmiştir.İlk olarak bölgede faaliyet gösteren Türk leventlerden bahsettikten sonra Barbaros kardeşlerin hayatını konu edinerek Barbaros kardeşlerin Kuzey Afrika'daki faaliyetlerine değinilmiş ve Osmanlı Devleti'nin Cezayir'e giriş aşamalarından bahsedilmiştir.Bunlar,Oruç Reis dönemi (1512-1543) diye ikiye ayrıldı.Her iki aşamada Barbaros kardeşlerin sahil kentlerini İspanyol işgalinden kurtarmak için verdikleri mücadeleye temas edilmiştir.Ayrıca isyan hareketlerinin bastırmalarına da değildi.Her iki aşamanın sonunda ise,Barbaros kardeşlerin faaliyetlerini değerlendirildi.
   Üçüncü Bölümde,Osmanlı Devleti'ne karşı halk ve devlet bazında gösterilen tepkilere ve Osmanlıların Cezayir'de izledikleri siyasete yer verilmiştir.
   SONUÇ
   XVI. yüzyılsa Kuzey Afrika'da meydana gelen tarihi gelişmeler,Gırnata'nın düşmesi sonucu çok sayıda Endülüslü Müslüman'ın bölgeye göç etmek zorunda kalması ve korkunç İspanyol zulmüne karşı sahil kentlerinde İslami direnişin başlaması ile yakından alakalıdır.Bu gelişmeler, din kardeşlerine yardım gayesiyle birçok Türk'ün bölgeye gelmesine dde vesile olmuştur.Barbaros kardeşler,Kuzey Afrika sahillerinde faaliyet gösteren en meşhur türk denizcileri olarak kabul edilirler.Onlar bölgede çok etkili olmuş ve tüm Kuzey Afrika tarihinin akışını değiştiren bir rol oynamışlardır.
   Sözde kendisine bağlı olan bölgelerde dahi hakimiyet sağlayacak bir güce sahip olmayan Abdulvadi Devleti'nin ne Gırnata'nın düşmesinden önce nede sonra,Endülüslü Müslümanlara yardım edebilmesi mümkün değildi.Üstelik ülkede yaşanan iç karışıklıklar ve bitmeyen taht kavgaları da Cezayir sahillerindeki kale ve şehirlerin İspanyollarca işgal edilmesini kolaylaştırmıştı.İşgal sırasında İspanyollar Telemsan da hüküm süren Abdulvadi Devleti'nin ciddi hiç bir direnişiyle karşılaşmadılar.
   İspanya'nın Kuzey Afrika sahillerini işgal etmesi,dini,siyasi ve iktisadi sebeplere dayanmaktadır.Müslümanları Endülüs'ten çıktıktan sonra İspanya Devleti'nin öncelikli dış siyaseti,Kuzey Afrika'yı işgal etmekti.
   Alimler İspanyol işgaline karşı halk direnişini örgütlemede büyük rol oynadılar.Onlara yardım eden ileri gelenlerde halkın direnişinde etkili oldular.
   Cezayir uleması ve ileri gelenleri işgal kuvvetlerine karşı başlatılan direnişi yönetmeleri için yürüttükleri deniz cihadında kahramanlıkları dilden dile dolaşan Türk denizcileri Barbaros kardeşleri çağırmaya yöneldiler.Bu çağrı Barbaros kardeşlerin İspanyollara karşı Akdeniz'de zafer elde etmelerinden ve Cicel'i işgalinden kurtarıp iki kez de Bicaye'yi kuşatmalarından sonra gerçekleşmiştir.Barbaros kardeşler çağrıya olumlu cevap verdiler.Bu vesileyle Cezayir'e geldiklerinde halk kendilerini kahraman gibi karşıladı ve 1516 yılında Oruç Reis'e Cezayir Sultanı olarak biat etti.
   Cezayir halkının Oruç Reis'e biat etmesinden sonra İspanyollar bölgedeki varlıklarının ne kadar tehlike altında olduğunu anladılar.Bu yüzden Abdulvadi sultanı,Şeyh Salim et-Tumi ve onun oğlu gibi mahalli liderleri onlara karşı kışkırtmaya başladılar.Bu isyan hareketlerine,İspanyolların 1516 yılında biri Cezayir'e diğeri Tenes'e olmak üzere düzenledikleri iki askeri sefer de eklendi.Her iki seferde de sadece başarısızlıkla sonuçlanmakla kalmadı,aksine ters tepki yarattı.Şöyle ki Oruç Reis bu saldırıları püskürttüğü için bölge halkını gözünde ülkelerini savunan kahraman bir mücahit oldu.İşte bu gelinen nokta,Osmanlıların Cezayir'e girmelerine zemin hazırlayan en önemli nedenlerden biri olmuştur.
   Osmanlıların Cezayir'e girişi Abdulvadi Devleti'nin ve diğer mahalli yöneticilerin otoritelerini yıkılma sürecinin başlangıcı olarak kabul edilir.Aynı zamanda Muvahhidiler Devleti'nin yıkılışından bu yana bölge halkının unutmuş olduğu 'tek devlet' mefhumu,Türklerin bölgeye girişiyle birlikte yeniden düşünülmeye başlanmıştır.Bu çerçevede Barbaros Hayreddin Paşa Cezayir'de mükemmel bir siyasi yapı oluşturdu.Onun döneminde kurulan siyasi yapı günümüzde Cezayir Devleti'nin bulunduğu coğrafya ile hemen hemen aynı bölgeye hükmediyordu.Bu vesileyle modern Cezayir Devleti'nin sınırlarının Barbaros Hayreddin Paşa tarafından çizilmiş olduğu dahi söylenebilir.